Karıncalı Dede Türbesi-Alifuatpaşa ve Beşiktaş Şelalesi 02 Nisan 2017
Karıncalı Dede Türbesi-Alifuatpaşa ve Beşiktaş Şelalesi 02 Nisan 2017
02 Nisan 2017’nin unutulmaz bir Pazar gününde, Sakarya’mızın simgesi
haline gelen Laleleriyle ve Çark Değirmeni ile meşhur Kentpark’ımıza
uykusundan kalkarak bu günü yaşamak için uzaktan yakından gelen
bisiklete gönül vermiş tüm dostlarla birlikte toplandık. İlk gelen
kafile ile birlikte anı ölümsüzleştirmek için bir hatıra fotoğrafı
çekildik. Gelemeyenler ise üniversite sınavı gibi umutlarını gelecek
yıllara bıraktılar.
Hava ise sabah serin, öğleden sonrası ise güneşliydi. Rüzgar ise
giderken keyfine doyumsuz dönüşte ise keyfine yorumsuz idi. İlk
durağımız şehir merkezine 11 km. mesafede bulunan “Karıncalı Dede
Türbesi”ydi. “Rivayete göre çevreye zarar veren karıncaları da, onlarla
konuşan ikna eden mübarek zat, karıncaları yanına toplamakta ve birlikte
bir hayat sürmektedir. Hayatını adeta karıncalarla birlikte geçiren
Türkmen ermişine, vasiyeti üzerine vefatında sonra söz konusu kayanın
üzerinde mezar yapılmış olup, burası zamanla 'Karıncalı Dede Türbesi'ne
dönüşmüştür." Türbenin hitabesinde ise Karıncalı Dede (Abdullah Bin
Yaşari)'nin, Hoca Ahmet Yesevi'nin talebelerinden olduğu,11. yüzyılda
eşi Ünzile Hatun ile Türkistan'dan gelip Anadolu'nun Müslüman olması
için çalışan Horasan erenlerinden biri olduğu ifade ediliyor”
Burada yatanlara ve ahirete göç etmiş tüm ehlimize dualar ettik. Bir
yandan da doyumsuz manzaranın tadını çıkardık. Bunun yanı sıra mis
kokulu çiçeklerin ahengini içimize kadar işledik. Anı ölümsüzleştirmek
içinde toplu halde fotoğraf çekildik. Yolu düşenlerin türbeyi görmesini
tavsiye ederim. Türbenin bulunduğu alanda, masa, oturma yeri, mescit, wc
ve çeşme mevcuttur.
Buradan ayrılarak Geyve Boğazı savaşlarının yapıldığı tarihi ipek yolu
üzerinde yer alan ve tarihi II.Beyazıt Köprüsüyle de meşhur Alifuat Paşa
Beldesine hareket ettik. Tarihi köprünün hemen yanı başında yer alan
sosyal tesislerde çay vb. genel ihtiyaçları için uzunca bir mola verdik.
Bir kısım gönül dostları manzaranın tadını çıkartırken bir kısmı ise
burada yer alan langırt oyunu ile kıyasıya mücadeleye tutuştular. Skor
ne olursa olsun gönüller bir idi.
Bu köprü tarihte devir açan Fatih’in oğlu II.Beyazıt tarafından H.901
(M.1495) yılında yaptırılmıştır. Daha ayrıntılı bilgi için http://geyveyoresi.com/tarihi-alifuatpasa-koprusu/ adresinden faydalanabilirsiniz.
Buraya kadar gelmişken geçmişin izlerini yaşamak ve doyumsuz manzaranın
tüm güzelliğini görmek için Parla Tepesine çıkmadan olmazdı. Benim gibi
kafadan kontak 3-5 kişiyle birlikte yürüyerek yaklaşık olarak 300 mt.
kadar asfalt toprak yol karışı patikadan döne döne zirveye kadar
tırmandık. Aşağıdan bakınca çıkış 1 saat gibi sürer gibi görünüyordu ama
nasıl oldu bizde anlamadık ama çıkışımız 15-20 dakika kadar sürdü.
Gözle görüldüğünden çıkışımız daha kısa sürmüştü.
Zirvede iyi rüzgar olduğunu belirtmek isterim. Yedek kıyafet
götürmenizde fayda var. Yukarıdan görünen manzara o kadar muhteşem ki,
insan kendini bu güzellikten alıkoyamıyor. İmkan ve zaman olsa bütün
günü burada geçirmek isterdim. Parla Tepesi bütün çevre ve bölgeye hakim
noktadadır. Geyve Boğazı savaşları bu tepe üzerinden organize
edildiğini de belirtmek isterim.
Bu beldeye adını veren ve düşmanla canla başla mücadele eden Alifuat
Paşa’yı da unutmamak lazım. Mezarı da beldedeki merkez caminin
avlusundadır. Ayrıca Alifuat Paşa’nın bu alanda da müzesi de
bulunmaktadır. Belirli günlerde açık ve ücretsizdir. Fırsat ve zamanınız
olursa müzeyi görmenizi de tavsiye ederim. Alifuat Paşa hakkında daha
fazla bilgiye http://www.kimkimdir.gen.tr/kimkimdir.php?id=125 adresinden erişebilirsiniz.
Buradan ayrılarak toplu halde Akıncı Köyüne ve burada yer alan Beşiktaş
Vadisinde gerçekleştirilecek olan Şehit Çobanı Anma etkinliğine doğru
hareket ettik. Köye vardığımızda köy muhtarı Kamuran bey bizi girişte
karşıladı. Bu etkinliğe bir çok sivil toplum örgütleri de destek vererek
katılım gösterdi. Ayrıca etkinlik gece geç saatlere kadar da devam
etti.
Bisikletlerimizi caminin avlusuna bırakarak, etkinlik alanına özel
araçlarla ulaşım gerçekleştirdik. Ulaşımımız kimi için keyifli kimi için
ise unutulmaz anılarla doluydu. Bayanlara her zaman ki gibi torpil
vardı ve onlar özel Mozart’lı lüks araçlarla etkinlik alanına kadar
gittiler. Geriye kalan Alamanya yolcuları ise mini kamyonetin kasasına
kaçak mülteci gibi istiflenerek yürüyüş yolunun başlangıcına kadar
hareket etti.
Bu durumdan şikayetçi değiliz, tersine o kadar çok keyif aldık o kadar
eğlendik ki, yaşadığımız anıları unutmak mümkün değildi. Yine olsa yine
yapardık. Yürüyüş parkurun başında inerek yaklaşık olarak 1.5 km.
civarında toprak yoldan birazda yokuş çıkarak yürüme hareket ettik. Ben
de dahil 7-8 kişi bir traktörün römorkuna binerek keyifli, bir o kadarda
eğlenceli yolculuk gerçekleştirdik. Yürüyerek gelenlere de yürüyün
yürüyün ayaklarınız açılsın dedik.
Etkinlik alanına geldiğimizde kalabalık bir ortam vardı. Alanda yer alan
ikramlardan alarak karnımızı doyurmaya çalıştık. Birde burada amacına
uygun olarak fidan dikimi yapıldı. Bizlerde bir doğa sever olarak bu
fidelerden toprağa dikerek yeşermesine vesile olmaya çalıştık.
Buraya kadar geldik buradaki güzellikleri de görmemek olmaz değil mi,
etkinlik alanının hemen 30 mt. aşağısında 100 mt. uzunluğuna sahip doğa
harikası bir şelale vardı. Bu şelale bu vadide yer alan 25 adet
şelaleden yalnızca 1 tanesiydi. Öyle gür öyle görkemliydi ki buraları
terk etmek istemedik. Kuş sesleri ve doğal yaşam adeta bizi büyülemişti.
Bu alana uzaktan yakından gelerek destek veren gönüllü dostlar da
şelalenin çevresini kuşatarak bu günü ölümsüzleştirdiler.
Yerel kuruluşların yanı sıra yerel medya mensupları da buradaydılar. Her
şey amacına uygun ve muazzamdı. Şelale alanında güzelce vakit geçirip
eğlendikten sonra tekrar etkinlik alanına çıkarak bu yöreye özgü
kazanlarda pişen tarifi meçhul ıhlamurdan içerek gücümüze güç günümüze
gün kattık. Özellikle Akıncı köyü ve etkinlik sahipleri ikramların yanı
sıra güler yüz, samimiyet ve hoş görüsüyle tüm katılımcılara unutulmaz
bir gün yaşattılar. Emeği geçenlere sonsuz teşekkürlerimizi bir borç
biliyoruz.
“Şehit Çoban Kimdir” Bir gece Geyve Boğazı Çoban Kale mevkiinde karargah
kuran düşman birliğini fark edip, onları korkutmak amacıyla sürüsündeki
keçilerin boynuzlarına çıra bağlayıp yakarak, Kocatepe sırtlarında
dolaştırıp düşmanın “Türklerin ışıklısı bu kadarsa ışıksızı kim bilir ne
kadardır” dedirttirerek kaçıran çobandır. Bu vesile ile her yıl bu
alanda anma etkinliği yapılmaktadır. Bizlerde dernek olarak her yıl bu
etkinliğe gönüllü olarak destek veriyoruz.
Etkinlik gece yarılarına kadar devam ediyor ama bizler bu vakte kadar
kalamayacağımızdan dolayı erken ayrılmak durumunda kaldık. Bu alana
geldiğimiz şekilde yine özel araç ve kamyonetlerle başlangıç noktamıza
dönüş gerçekleştirdik. Dönüşte rüzgarın etkisi çok olur zorlanırız
düşüncesi her daim hakim olsa da zaman ilerledikçe etkisi de azalmıştı,
dönüşümüzde hayalimizden çok daha az rüzgarla karşılaşarak daha rahat
bir tur tamamladık.
Genel olarak yorucu ama bir o kadar da keyifli bir aktivite oldu. Eminim
ki tüm gönül dostları keyif almıştır. Yılda 1 defa olan bu etkinliği
umarım mağrur görürler. Bir kusurumuz var ise de af ola.
Bazı turları anlatmak kelimelere sığmayacağından, bu yorumu da tadında
bırakmak istiyorum. Bir dahaki turlarda görüşmek dileğiyle